Gokhan Inan Web Site Version 1.0
Web Banner
gakgos2301@hotmail.com
DESTEKLEYENLER

,



GAKGOŞLAR DİYARI ELAZIĞ HAKKINDA GENEL BİLGİLER


Elazığ Fırat havzasının 'Yukarı Fırat Bölümü'nde, tarihi Harput Kalesi'nin bulunduğu tepenin eteklerinde kurulmuş bir şehir. Aynı zamanda pek çok uygarlığa tanıklık etmiş. Kimler gelmiş, kimler geçmiş Elazığ'dan: Hurriler, Hititler, Urartular, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Çubukoğulları, Artukoğulları, İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Akkoyunlular ve Osmanlılar... Elazığ'ın yerleşim yeri yeni olmakla birlikte, bölgenin tarihi çok eski çağlara dayandığı için Elazığ'dan söz ederken Harput'un tarihi ile birlikte anmak gerekiyor. Harput 1999 yılında tüm dünya tarafından ilgi ile izlenen güneş tutulmasına tanıklık etmişti. Daha doğrusu tarihi güneş tutulmasının tüm dünyada en güzel görülebilen yerlerinden biri olarak adını duyurmuştu. Yöredeki tüm oteller dolmuş, hatta rezervasyonlar 1 yıl öncesinden yapılmıştı. Bu nedenle bizler de ancak Malatya'daki Kayısı Otel'de yer bulabilmiştik. O gün Elazığ'a gitmek üzere sabah yola çıktık. Birkaç saat sonra büyük bir şehirle karşı karşıyaydık. Cadde ve sokaklarının karmaşası İstanbul'u aratmıyordu. Otobüslerle Harput Kalesi'nin bulunduğu tepeye doğru yol alırken arkamızda bıraktığımız manzara büyüleyiciydi. Güneş tutulması sonrası, sanıyorum belediyenin katkılarıyla, Harput'un girişindeki eski bir Harput evinde misafirlere kurulmuş muhteşem bir sofraya konuk olduk. Ev muhteşemdi... Büyük bir misafir odasına yer sofrası kurulmuştu. Sofrada Elazığ yöresine ait yemekler bizi bekliyordu. Kurutlu çorba, Sırın, Pestilli yumurta, Göme, Mukaşerli pilav, Harput köftesi, Pekmez helvası ve Gül tatlısı şu an hatırlayabildiğim yemekler... Bir odada köy kadınları yerel kıyafetleriyle ekmek pişiriyor, merakla kendilerini izleyenlere yufka ekmekten hazırladıkları dürümleri ikram ediyorlardı. Yörenin ilerigelenleri ile yaptığımız sohbetlerden Elazığ-Harput mutfağı hakkında epeyce bilgi edindik.

GENEL TARİHİ

ELAZIĞ ili doğal şartların elverişli olması nedeniyle paleolitik (yontma taş) döneminden beri çeşitli toplulukların yerleştiği bir alan olmuştur. Keban ve Karakaya barajları eski eserleri kurtarma projesi çerçevesinde yapılan arkeolojik kazı ve araştırmalar ,yöre tarihinin bilinmesine büyük katkılar sağlamıştır. Bu çalışma ışığında Elazığ-Harput yöresinin bilinen en eski sakinleri Hurriler’dir. Arkeolojik kazılar sonunda elde edilen tabletlerden anlaşıldığına göre Hurriler ,Ön Asya da büyük bir bölgeye yayılmış ,M.Ö.2 bin yılının sonlarında kuvvetlenerek ırkdaşları Subar Beyleri’ni de egemenlikleri altına alarak ,sınırlarını genişletmişlerdir. Hurriler den sonra bölge Hititlerin hakimiyeti altına geçmiştir. M.Ö.IX, yüzyıldan itibaren Urarturlar bölgeye egemen olmuşlardır. Urartu dönemine ait Palu,Kömürhan ve Bağın’da çivi yazılı kitabeler bulunmaktadır. M.Ö.VII. yüzyıllar da bölgeye Medler hakim olmuş , sonraki yüzyıllarda Pers Straplar’ın Büyük İskender’e yenilmesiyle Pers hakimiyeti sona ermiş , bölge İskenderin ordularının denetiminde kalmıştır.M.Ö.546 yılında Roma ordusu Persler’e yenilince yörede Persler’in hakimiyeti görülmeye başlamıştır. Bu hakimiyetle birlikte yöre M.S.III. yüzyıla kadar Pers-Roma mücadelesine sahne olmuş ,Büyük Roma İmparatorluğu’nun M.S.395 yılında ikiye bölünmesinden sonra yörede ,Sasani Bizans mücadelesi başlamıştır. Sonuçta Fırat’ın batısı Bizans,doğusu Sasaniler ,hakimiyetine girmiştir.


KÜLTÜR TARİHİ

Bugünkü Elazığ 1834 yılında tarihi Harput'un bir mezrası olan ve "mezre" diye anılan ovaya nakledilmesiyle kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde ise gelişmesine devam ettirerek gelişen ve Doğu Anadolu'nun önemli merkezlerinden birisi olan Elazığ, kültür tarihi ve yerleşme tarihi açısından büyük önem arz eder. Bilim adamlarının yer değiştiren şehirler arasında saydığı Elazığ ,1937 yılında bugünkü ismini almıştır. Harput; Sultan Aziz döneminde Mamüret'ül-Aziz ismin alıncaya kadar Harput ismiyle bilinmiş ve tarihe mal olmuştur. Bu nedenlerle Elazığı anlatırken onun menşeini oluşturan Harput'dan bahsetmek ve hatta birisinin ismi anıldığında diğeri anlamak mecburiyeti var gibidir. Elazığ(Harput)ve çevresi çok eski bir yerleşme bölgesidir. Yöre hakkında ilk yazılı belgeler M.Ö.2000 yıllarına rastlar. Ancak 1967 yılında Keban Barajı'nın yapımı nedeniyle oluşacak olan göl sahasında yapılan arkeolojik kazı ve etnografik araştırmalardan elde edilen buluntular , yörenin paleolitik (eski taş)devrine ulaşan bir iskan sahası olduğunu ortaya çıkarmıştır. Nitekim Elazığ'ın Murat ve Karasu'nun birleşmesinden oluşan Fırat Nehrinin çizdiği yay içinde sulak ve verimli bir ova üzerine kurulması ,yöreyi yerleşmeye elverişli kılmıştır. Elazığ(Harput)'ın yazılı tarihi hakkında ilk bilgilerin Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna göre yörenin ilk sakinleri Mitanni adında bir devler kuran Hurriler olmuştur. M.Ö.III ve IV bin yıllarında bölgede Subarların yaşadıkları ve Fırat isminin bunlar tarafından verildiği ileri sürülmüştür. Subarlar'ın Hurriler2le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya'da gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler. Hurriler2den sonra M.Ö.2000 yıllarında yöreye IŞUVA adı veren, tarımda ve dokuma sanatında ileri olan Hititler hakim olmuşlardır. Hititlerin yöredeki egemenliğine ;çivi yazısını kullanan ve taş oymacılığı konusunda ileri olan Urarturlar son vermiştir. Günümüzde de ayakta olan Harput Kalesini ilk yapanların Urarturlar olduğu ileri sürülmektedir. M.S. 1. Asırla 3. Asar kadar Harput'a hakim olan Romalılar ,madencilikte ileri olup yörede maden işletmeleri kurmuşlar Harput ve civarında azda olsa bir şehir hayatının ortaya çıkmasına vesile olmuşlardır. Sasaniler'le Bizansızlar arsında zaman zaman el değiştiren Harput , 7. Asrın ortalarında Bizansızlar'ın eline geçer. Sonra H.z.Ömer zamanında müslüman Arapların hakimiyetine girer. Bu dönemlerde Uluova ve Kuzuova da hayvancılık yapılıyor,insanlar çoksade bir hayat sürüyorlardı .10.asırda ikinci defa Harput'u ele geçiren Bizanssızlar burada bir vilayet teşkilatı kurmuşlardır. Harput ve çevresi 1071 yılında kazanılan Malazgirt zaferinden sonra 1085 yılında Türkler'in eline geçmiştir.Harput'taki ilk Türk hakimiyeti Çubukoğulları ile başlar.Bu dönemde Harput'un iskanı ve imarı çalışmaları uç verir.Böylelikle günümüze kadar gelen ve sonsuza kadar devam edecek olan Türk hakimiyeti sağlam temeller üzerine kurulmuş olur. Anadolu'nunu fethine katılarak ,Türkleşmesinde önemli rol oynayan Artukoğulları ,Harput'ta 1113 yılından başlayıp 1234 yılına kadar ,yüzyıl sürecek olan bir hakimiyet kurmuşlardır.Artukoğulları'nın Harput'un kültür tarihi üzerinde önemli bir yeri vardır.Osmanlılar gibi kayı boyundan olan Artuklular ünlü komutan Belek Gazi'yi yetiştirmiş ,Harput'u bugüne kadar ulaşan Türk-İslam eserleriyle süslemeye başlamışlardır.Harput'taki Ulu Cami,Alacalı Camii bu dönemde yapılmışlardır.Yine Artukoğulları döneminde bir hastane,bir çok çeşme ,türbe ,saray inşa edilmiştir.Harput kalesi önemli bir onarım görmüş ve bazı eklentiler yapılmıştır. Yine kalenin hemen dibinde Süryani Kilisesinin Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yapıldığı kanaati vardır. Bu dönemde ticaret ve el sanatları son derece ğelişmiştir.1185 yılında yapılan Ahi Musa Mescidi'nin varlığı Harput'ta bir Ahi Teşkilatı'nın kurulduğunu göstermektedir.Artuklular dönemi Harput'un bayındır hale gelmesiyle birlikte bilim ve sanatta da önemli hamlelerle doludur.Adı bilinmeyen bir yazar matematik kitabı yazmış ,musikide .edebiyatta önemli gelişmeler olmuştur.Artuklular döneminde Uluova ve Kuzuova da geleneksek usüllerle tarım yapılmıştır.Bu dönemlerde evler genellikle tek katlı ve damlıdır. Artuklular döneminde Harput bir bilim,kültür,sanat ve ticaret merkezi haline gelmiştir. Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat ,Artukluların egemenliğine son vererek Harput'a hakim olur. Bu dönemde Harput'ta Türk-İslam Kültürü tamamen hakimdir. Ticaret,sanat ve kültür şehri olma özelliğini sürdürür. Arap Baba Mescidi bu dönemin eseri olup,mescitteki çini işçiliği ,el sanatlarının ne kadar ileri bir düzeyde olduğunu gösterir. Selçuklular'ın zayıflama dönemlerinde Harput'a İlhanlı akınları oldu. İlhanlılar yörede huzursuzluk yarattıkları gibi Harput'ta oluşan uygarlık birikimlerini de önemli ölçüde tahrip etmişlerdir. Harput'un yaşadığı en acı ve en talihsiz yıllar bu dönem olmuştur. İlhani hakimiyetinden sonra Harput'a 1339 yıllarında başlayıp 1465 yılına kadar sürecek olan Dulkadiroğulları dönemi başlar ve bu dönemde Harput Kalesi tekrara onarım görür. Tarihi boyunca bir sınır bölgesi ve ihtilaf hududu olarak kalan Harput ,1465'de Akkoyunlular'ın eline geçer ve Osmanlılara sınır oluşturursuzun Hasan döneminde İtalyan gezgini Barbora'ya göre göz kamaştırıcı bir kenttir. Akkoyunlular zamanında Harput'ta para basılmış,kültür ve sanatta önemli hamleler yapılmış ,çok sayıda din adamı ,bilim adamı ve sanatkar yetişmiştir. Harput 1507 yılında Safaviler'in eline geçmiş ,26 mart 1516 yılında ise Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. Osmanlı Devleti zamanında en olgun devrini yaşar ve Doğu Anadolu 'nun ticaret merkezi olur. Bu dönemde Palu ve Keban'da da önemli eserler yaptırılmış ,Keban ve Maden ilçelerinde maden işletmeciliği oldukça gelişmiştir. Bu nedenle özellikle Harput'ta bakır işletmeciliği gelişmiş ;bakır türkülere konu olmuştur. Harput medreselerinde çok sayıda vasıflı alim ve sanatkar yetişmiştir. Yöre insanı divan edebiyatı konularına hakim olmuş ,Fuzuli ve Nedim gibi şairlerimizin şiirlerini bestelemişlerdir. Medrese kültürü ile, kır kültürü birbirini yakından etkilemiş aydın halk tezadı önemli ölçüde ortadan kaldırmıştır. Bu dönemde musikide de önemli gelişmeler olmuş ve divan geleneği ile halk geleneğinin kaynaşmasından oluşmuş bir müzik kültürü ortaya çıkmıştır. İpekçilik son derece gelişmiş ,ipek tezgahları ve fabrikaları kurulmuştur. Evliya Çelebi Harput'ta 17. Yüzyılda 600 dükkan ,7 ticaret hanından,bedesten ve saraçhaneden söz eder. Harput'un çevre köylerinde de el sanatları yaygınlaşmıştı. Pamuk ve diğer zirai ürünler ekilir , tarım ve hayvancılıkla birlikte el sanatları en önemli geçim kaynağını oluştururdu. Harput 19.yüzyılda canlılığını korudu.Kamus'al-Alem'e göre bu dönmede Harput'ta 2670 ev,843 dükkan, 10 camii,10 medrese, 8 kütüphane, 8 kilise ,12 han ve 90 hamam bulunmaktaydı. 19. yüzyılda Harput2ta sanayide uç vermeye başladı.Osmanlıların son zamanlarında batılılar Harput'a özel bir önem verdiler. Amerikan,Alman ve Fransız kolejleri kurdular. Bu okullar Harputtaki yaşama biçimini etkilemiştir. Bu nedenle Harput halkından bir çok insan Amerika'ya gidip gelmiştir. Cevat Fehmi Başkut'un yazdığı Harput'ta bir Amerikalı oyunu bu olayı Harput'un son yüzyıldaki çöküşünü anlatır. Harput,birbirine çok benzeyen sebeplerle tarihe karışan bir çok eski Türk şehri gibi terk edilmiştir. Yöneticilerin 1834 yılında askeri ve idari merkezlerini mezraya taşımaları ,demir yolunun mezreden geçmesi gibi nedenlerle zaman içerisinde Harput bütün fonksiyonları ile birilikte taşınarak bugünkü Elazığ 'ı oluşturmuştur. Türklerin fethine kadar bir kale şehri olarak kalan Harput ,Türklerle birlikte bayındır bir şehir haline gelmiş ve istikrara kavuşmuştur. Orta Asya'dan kopup gelen Türk insanı ,beraberinde getirdiği bilgi birikimi,gelenek,görenekleri ile mahalli kültürlerden de istifade ederek ,Harput'u çiçek çiçek nakışlamış ve Türk medeniyetinin en hassas , en sevimli ve en yüksek örneklerini yaratmıştır. Türklerle birlikte Harput'ta şehirleşme,ticaret,el sanatları,dini ve diğer kültürel faaliyetler her geçen gün gelişerek devam etmiştir. Son derece güçlü şairler , bilim adamları,mutasavvıf yetiştiren Harput ,kendine has bir folklor ve edebiyat geliştirmiş ve Türk kültür tarihi içerisinde nadide bir yere sahip olmuştur.


HARPUT VE ELAZIĞ ADININ KAYNAĞI

Asur ve Hitit yazılarında Harput'tan söz edilmektedir. Boğazköy'de bulunan Hititler'e ait çivi yazılı belgelerde Harput yöresine IŞUVA denildiği görülmektedir.M.Ö.19. uncu asırda bulunan Asurlar'a ait çivi yazılı Kapodokya metinlerinde KARPATA adıyla geçen yerin Harput olduğu söylenmektedir.Urarturlar döneminde Harput'a KARBERD denilmekte idi."KAR " taş, "BERD" ise kale anlamına gelmektedir. M.Ö.13. asra ait Hitit çivi yazılı bir vesikada Harput, HARPUTTAŞ olarak adlandırılmıştır. Vesikada Harputtaş ,Harziuna ülkesinin dört şehrinden birisi olarak gösterilmiştir.Harputtaş şehri ile bugünkü Harput'un aynı olduğu konusundaki fikri Prof.Bossert ileri sürmüştür.M.Ö.9. ve 8. yüzyılda Hitit kitabelerinde Harput'a HARPUTTAVANAS denilmektedir. M.Ö.900-650 yıllarında Urarturlar Harput'a SUPANI adını vermişlerdir.Eski Yunan ve Romalılar bu kelimeyi SUPHANE ya da SOFEN şeklinde kullanmışlardır.Bununla beraber ünlü Alman Coğrafyacılarından "K.Ritter" Harput'un bütün SUPHANE eyaletinin merkezi olarak göstermekte ve bu fikri Lehman Haupt da muhtemel görmektedir. Arap kaynaklarında Harput ve yöresi HİNZİT,Ermeni kaynaklarında ise HANDZİT olarak geçmektedir.Arap kaynaklarında İranlılar'ın zapt ettikleri ZIATA CASTELLUM denilen yerin Harput'tan başka bir yer olmadığı , ZİYATA kalesine Araplar'ın HISN-I ZİYAT dedikleri ,Ziyata'nın Ziyad'a benzetilmiş olduğu ve Castellumun'da Arapça kale manasına gelen HISN kelimesinin karşılığı olduğu muhakkakdır. Harput bir zamanlar bu şekilde isimlendirilmiş ve Hısn-ı Ziyat ismi yakın asırlara kadar devam etmiştir.Bazı bilginler Hısn-ı Ziyat isminin yalnızca kaleye verildiği ,şehre ise HARTABIRT denildiği ve Arapça'ya bu şekilde ve bazende HATR-EL-BUYUT geçtiği ifade edilmektedir. Harput'un Elazığ'a taşınmasıyla Elazığ'da oturan insanlar Harput'a yukarı şehir demeye başladılar. Elazığ'ın Osmanlı Dönemindeki ilk adı Mezradır.Elazığ'ın Sultan Abdulaziz zamanında bayındırlaştığı ve buraya MAMURET'ÜL AZİZ yani Aziz'in yaptırdığı kent adı verilmektedir.Sonraları halkın ağzında daha kolay söylenebildiği için ELAZİZ olarak kullanılmıştır.17 Kasım 1937 'de ELAZİZ'e gelen Atatürk ,şehrin adının ELAZIK olmasını istemiş; Atatürk'ün önerisi ve bakanlar kurulu karari ile Elaziz,Elazık olarak değiştirilmiştir.Azık diyarı anlamına gelen bu kelime , söyleniş zorluğu nedeniyle 10 Aralık 1937 'de bir bakanlar kurulu kararı ile bugünkü söyleniş şekliyle kabul edilmiştir.



KAYNAK : www.harput.net



ELAZIĞ YEMEKLERİ

Tarih boyunca kültür, sanat, ticaret şehri olma özelliğini korumuş olan Harput'tan günümüz Elazığ'ına uzanıyoruz. Bu tarihsel süreç boyunca oluşan kültürel ve sosyal çeşitlilik Elazığ mutfağına da yansımış.

Çeşit çeşit yemek

Yöre mutfağında 150'ye yakın yemek çeşidi var. Ancak bir kısmının tarifi birbirine çok yakın olduğu için literatüre sadece isimleri geçmiş. Elazığ'da -özellikle kırsal kesimde- sabah, öğle ve akşam öğünleri dışında 'kuşluk yemeği' ve 'yatsılık' denilen pestil, ceviz, orcik ve meyvelerin bulunduğu sofralar kuruluyor. Kış mevsimi için hemen her evde meyve ve sebze kurutuluyor, turşu, salamura yapılıyor, şehriye, erişte kesiliyor, kurut ve tarhana hazırlanıyor. Bunun yanı sıra tandır ekmeği yapımı, kavurma hazırlama, orcik, pestil ve dut unu hazırlıkları da imece usulüyle gerçekleşiyor. Elazığ yemeklerine şöyle bir göz atarsak; çorbalar, lapalar, et yemekleri, köfteler, dolma ve sarmalar, ekmekli yemekler, sebze yemekleri, pilavlar, börekler, helvalar, yumurtalı yemekler, tatlılar, hoşaf ve şerbetler şeklinde ayırmak mümkün. Çorbalardan özellikle ayranlı ve kurutlu çorbalar nefis. Tutmaç, yeşil mercimek, kavurma ve kuruttan yapılan Tutmaçlı çorba; nohut ve hamurla hazırlanan Kulaklı çorba, mermicek, börülce, nohutla hazırlanan Anamaşı yörenin özgün çorbalarından. Sebze yemeklerinde pirpirim (semizotu), patlıcan, kabak gibi sebzeler kullanılıyor. Işgın adlı bir bitkiden hazırlanan Işgınlı yumurta'ya denk gelirseniz tatmanızı öneririm. Yer sofrası sohbeti sırasında biri 'Size Yarım kuzu tattıramadık' demişti. Tahmin ettiğiniz gibi bu bir et yemeği değil. Yumurtalar haşlanıp iri doğranıyor. Üzerine baharat ve yeşillik ekleniyor. Ekmek arası ya da yufkada dürüm yapılarak yeniyor. Et yemeklerinde kıyma genellikle bulgurla birliktelik oluşturuyor. Yörede pekmez çok kullanıldığından helva, tatlı, hoşaf ve şerbetlerde de bol bol görüyoruz pekmezi.

en önemlileri;
Harput köftesi (Bulgurlu köfte) ,Pirpirim aşı ,Bükmeli sırın ,Dilim dolma ,Gül tatlısı


Biraz da gezelim!

Elazığ'a geldiğinizde kolay kolay ayrılamıyorsunuz bu ilden. Gezilecek görülecek o kadar çok yer var ki... En başta Harput bölgesi; burası tam bir açıkhava müzesi görünümünde. Hemen her dönemden tarihi esere rastlamak mümkün. Ayrıca kaplıca turizmi açısından da tercih ediliyor. Harput'un kuzeydoğusunda, Elazığ'a 11 km uzaklıkta Buzluk mağarası var. Yaz aylarında mağaranın yapısı ve hava sirkülasyonu nedeniyle içeride doğal sarkıt dikitler oluşuyor. Buna karşın kış aylarında tam tersine sıcak hava oluşuyor. Bunlardan başka Elazığ'a 22 km uzaklıkta, Hazarbaba ve Mastar Dağları arasında sıkışmış tektonik bir göl olan Hazar Gölü çevresinde kamp ve dinlenme tesisleri var. Göl kıyısındaki özel kuruluşlara ait plajlar yazın çok ilgi görüyor. Göl doğal güzelliği, her türlü su sporlarına uygun olması nedeniyle önemli bir turizm potansiyeli yaratıyor. Keban Barajı'nın inşaasından sonra oluşan baraj gölü de halkın eğlence ve mesire alanlarından biri haline gelmiş. Gölde sazan balığı yetiştirilerek çevredeki lokantalara satılıyor. Baraj gölü üzerinde çalışan feribotlar, düzenli seferlerle Elazığ'ın Ağın, Pertek ve Çemişgezek ilçeleri arasında ulaşımı sağlıyor. Tarihi eserlere gelince; Harput Kalesi?nin güneyinde bulunan Meryemana Kilisesi, en eski Süryani Kilisesi. Ulu Camii, Kurşunlu Camii, Sarahatun Camii, Fethi Ahmet Baba Türbesi, Mansur Baba Türbesi, Arap Baba Türbesi ve Çimşitbey Hamamı ziyaret edebileceğiniz tarihi eserlerden bazıları.


ÇAYDA ÇIRA

Elazığ halkoyunlarından 'Çayda çıra', elde tabaklara konan mumlarla karanlık bir mekânda başlanarak oynanıyor. Elazığ'ın simgesi olan bu oyunun doğuşu hakkında ilde pek çok efsane anlatılıyor. İşte bunlardan biri: 'Uluovayı ortadan ayıran Haringit Çayı'nın kıyısındaki bir köyde düğün vardır. Köyün ileri gelenlerinden birinin oğlu evlenmektedir. Yenilir, içilir, günlerce eğlenilir. Düğünün son gecesi, eğlence sürerken aniden ay tutulur. Bu olay pek hayra yorulmaz. Davetliler uğursuzluk olduğu şeklinde yorum yaparlar, tedirgin olurlar. Damadın annesi Pembe Hatun bu duruma öyle üzülür ki, köyde ne kadar mum varsa toplatır, tabaklara dizer ve misafirlerin eline tutuşturur. Kendisi de başa geçerek oynamaya başlar. Çalgıcılar hemen uygun bir müzik çalarlar; davetliler coşar, böylece 'Çayda çıra' oyunu ortaya çıkar.

TELEFON REHBER KODU : 0 424 xxx xx xx

İLÇELER

Elazığ (Merkez), Ağın, Alacakaya, Arıcak, Baskil, Karakoçan, Keban, Kovancılar, Maden, Palu, Sivrice.


ULAŞIM

Elazığ, Doğu Anadolu'yu batıya bağlayan yolların kavşak noktasında yer almakta. İle karayoluyla gidilebildiği gibi her gün Ankara-Elazığ arası işleyen Mavi Tren seçeneği var. Ayrıca Haydarpaşa-Elazığ, Elazığ-Adana seferleri de işlemekte. İlden haftanın her günü Türk Hava Yolları'nın Ankara'ya ve Ankara bağlantılı İstanbul, İzmir ve Antalya'ya uçak seferleri; haftada iki gün ise direkt Elazığ-İstanbul seferi yapılmakta.


GEZİLECEK YERLER

Antik kentler: Harput Şehri, Sargül Höyüğü, Kövenk Höyüğü, Sivrice Kent Kalıntısı, Keban İlçesi Denizli Kervansarayı.

Termal Turizm: Kolan Kaplıcası, Dabakhane(Harput)


KIŞ TURİZMİ/ EKO TURİZM

Ornitoloji (kuş gözetleme) turizmi: Hazar Gölü, Keban Baraj Gölü.
Kamp-karavan turizmi: Keban Barajı, Karakaya Barajı ve Hazar Gölü kıyıları.
Mağara turizmi: Buzluk Mağarası (Harput)


SPORTİF FAALİYETLER

Sualtı dalış turizmi: Keban Baraj Gölü
Rüzgar sörfü: Hazar Gölü, Keban Baraj Gölü, Karakaya Baraj Gölü
Bisiklet turları: Hazar Gölü çevresi.
Olta balıkçılığı: Hazar Gölü, Keban Baraj Gölü.
Dağ ve doğa yürüyüşü: Fırat Nehri Vadisi.
Kayak: Hazarbaba Kayak Merkezi (Sivrice)


RESTORANLAR

Kilis Kebap Salonu 212 17 23
Davet Lokantası 233 06 85
Bulvar Lokantası 212 20 46


ÖNEMLİ ETKİNLİKLER

Sivrice Göl Şenlikleri 21-23 Temmuz
Ağın Şenliği 21-23 Temmuz
Leblebi Şenliği 5-7 Ağustos


KONAKLAMA

Varan Oteli 218 57 70
Beritan Oteli 218 44 84
Öğretmenevi 212 59 09


EL SANATLARI

Bakırcılık (Bakırcılar Çarşısı), iğne oyacılığı


ÖNEMLİ TELEFONLAR

İl Turizm Müdürlüğü 212 51 59
Türk Hava Yolları 255 14 10
Devlet Hastanesi 218 10 08
Emniyet Müdürlüğü 218 18 96

ELAZIĞLA İLGİLİ LİNKLER

1) www.elazigonline.com
2) www.elazig.org
3) www.elazig.gov.tr
4) elazığdan en son haberler
5) elazığ belediyesi
6) elazığ emniyet müdürlüğü
7) elazığ milli eğitim bakanlığı
8) elazığspor ilgili tüm haberler
9) http://www.elazig1967.com

,
 
 
 
Copyright © 2004 by gökhan inan (gakgos2301@hotmail.com)
gakgos2301@hotmail.com